Sosyal
şemalar sosyal dünya hakkında bilgi içeren bilişsel yapılardır. Şema kuramı,
insanların içinde yaşadıkları karmaşık sosyal dünyayı anlamak için kullandıkları
mekanizmaları ayrıştıran algısal ve bilişsel bir bilgi işleme modelidir.
Şema
Nedir?
Şema,
dünya hakkındaki genel beklenti ve bilgileri içeren zihinsel bir yapı olarak
kavramsallaştırılır. Bu, insanlar hakkındaki genel beklentileri, sosyal rolleri,
olayları ve belirli durumlarda nasıl davranılacağını içerir. Şema kuramı, bu tür
zihinsel yapıları, sosyal çevreden gelen bilgileri seçmek ve işlemek için
kullandığımızı ileri sürer. Şemalar sosyal dünyayı yordamamıza ve kontrol
etmemize olanak verir. Sosyal yaşamın karmaşıklığını anlamamıza yardımcı olur.
Şemalar insanların gerçekliği kolaylaştırmak için kullandıkları bir tür kısa
yollardır.
Şema
araştırmaları, insanların sosyal bilgiyi zihinlerinde nasıl temsil ettiklerini
ve yeni bilginin varolan bilgi ile nasıl birleştiğini yani insanların, karmaşık
sosyal bilgiyi nasıl işlediklerini, yorumladıklarını ve anladıklarını bulmaya
çalışır. Zihinsel yapılar olarak şemalar belirli bir alan hakkında özet ve genel
bir bilgi içerirler.
Sınıflandırma:
Bir
şemayı sosyal bir nesneye uygulamadan önce bu nesneyi sınıflandırmamız gerekir.
Sınıflandırma işlemi şema kuramının merkezidir. Sınıflandırma işlemi uyaranı
nasıl tanımladığımıza ve bir kategorinin üyesi olarak grupladığımıza karşılık
gelir. Çoğu zaman kategorileri çok az bilinçli bir çaba ile ve otomatik olarak
oluştururuz. Bir nesneyi bir şey olarak (bir kitap, ağaç, hayvan)
tanımladığımızda veya etiketlediğimizde sınıflandırma yapıyoruz demektir. Rosch
(1975) yaptığı çalışmada, bir kategorinin bazı üyelerinin, insanların onları bir
kategoriyi daha temsil ediyor olarak algılamaları dolayısıyla bilişsel bir
referans noktası olarak hareket ettiklerini bulmuştur. Bunu prototipler olarak
algılamıştır. Kategori içindeki bazı örnekler diğerlerinden daha tipik olarak
algılanır. En tipik ve prototip olan örnek kategoriyi en iyi şekilde temsil
eder. Prototip, kategori üyelerinin bir ortalaması yada "merkezi eğilimi" dir.
Rosch bazı kategorilerin çok belirgin sınırları olduğunu bazılarının da
olmadığını bulmuştur. Bir nesneyi, belirli bir kategoriye ait olarak sınıflamak
için, bu nesnenin o kategorinin bütün özelliklerini içermek zorunda olması
gerekmez. Bununla birlikte nesnenin diğer kategori üyeleri ile bazı ortak
özellikleri taşıyor olması gerekir. Sosyal sınıflandırma, sosyal nesnelerin
değişken, dinamik, interaktif ve daha az yordanabilir olmaları nedeniyle nesne
sınıflandırmasından daha karmaşık bir işlemdir. Sosyal durumlar temsil edici
örnekler olarak sınıflandırılırlar ve böylece belirli bir durumdaki belirli bir
davranış önceden tahmin edilebilir. Olayları ve insanları sınıflandırmak, sosyal
dünyanın yapısını basitleştirmemize ve gelecekteki davranış ve deneyimleri
önceden tahmin etmemize olanak verir.
Şema
Tipleri:
Dört tip
şema tanımlanmıştır: Kişi şemaları, benlik şemaları, rol şemaları ve olay
şemaları
a) Kişi
şemaları:
Kişi
şemaları kişilik özelliklerinin (trait) kavramsal yapılarının özetleri yada bir
kişinin diğer insanlarla olan etkileşimlerinden sonuçlar çıkarmasına ve
sınıflandırmalar yapmasına olanak sağlayan kişi prototipleridir. Bireyleri
baskın kişilik özelliklerine göre sınıflandırırız. Örneğin Woody Allen'ı
prototipik bir nevrotik olarak sınıflandırırken Robin Williams'ı prototipik bir
dışa-dönük olarak sınıflandırırız. Kişi şemaları "o nasıl bir insan" sorusunu
cevaplamamıza olanak sağlar.
b) Benlik
Şemaları:
Benlik
şeması araştırmaları, insanların kendileri hakkında sahip oldukları kavramsal
yapıları ve selfle ilgili yada ilgisiz olan bilginin işlenme hızını etkileyen
yapıların derecesini inceler. Markus benlik şemalarını "geçmiş deneyimlerle elde
edilen ve bireyin sosyal deneyimlerini içeren benlik ile ilgili bilginin
işlenmesine rehberlik eden ve bunları organize eden benlik hakkındaki bilişsel
genellemeler" olarak tanımlar. Bireyler belirli bir boyutu benlik
kavramının merkezi ve baskın özelliği olarak görüyorlarsa "şematik" olarak
adlandırılırlar. Eğer bu boyutu benliklerine merkezi olarak algılamıyorlarsa "aşematik"
olarak adlandırılırlar. Örneğin eğer ne kadar hırslı olduğunuz konusunda bir
fikre veya kavrama sahipseniz, bu özellik boyutunda self-şematik olarak
sınıflandırılırsınız. Eğer ne kadar hırslı olduğunuzdan emin değilseniz, bu
boyutta aşematik olarak sınıflandırılırsınız.
c) Rol
Şemaları: Rol
şemaları, toplumdaki belirli rol konumlarından beklenen davranışlar ve normlar
hakkında insanların sahip oldukları bilgi yapılarıdır. Bu kazanılmış ve
atfedilmiş rolleri içerir. Kazanılmış olanlar, doktor yada psikolog rolü gibi
çalışma ve çaba sonucunda elde edilen rollerdir. Atfedilmiş roller ise cinsiyet,
yaş ve ırk gibi üzerinde çok az kontrol sahibi olduğumuz rollerdir. Kazanılmış
roller meslekle ilgilidir ve belirli konumdaki bireylerin davranışları hakkında
normatif beklentilere sahip olmamıza yol açarlar. Stereotipler farklı sosyal
sınıflardan insanlar hakkındaki bilgileri organize eden bir tip şemadır.
Hamilton stereotipin " bir sosyal grubun üyeleri hakkında algılayıcının sahip
olduğu beklentileri içeren bilişsel, yapısal bir kavram" olduğunu söylemektedir.
c) Olay
Şemalar:
olay
şemaları günlük aktivitelerdeki ardaşık olayların organizasyonunu tarif eden
bilişsel yapılar olarak kavramlaştırılırlar. Böylece olay şemaları geleceği
öngörmek ve planlar yapmak için gerekli olan temeli sağlarlar. Bireyin uygun
davranışlarda bulunarak hedeflerini başarma stratejilerini geliştirmelerini
olanak sağlarlar. Örneğin bir restoranda izlenmesi gereken uygun davranış sırası
içeri girmek, oturmak, sipariş vermek, yemeği yemek, parayı ödemek ve gitmektir.
Günlük yaşamdaki bir çok davranış bilinçsiz ve otomatik olarak yapılır. Bu
davranış repertuarları bellekte depolanır ve gerekli olduğunda otomatik olarak
aktive olurlar.
Şemalar
Nasıl İşler?
Kuram-yönelimli yapılar olarak şemalar:
Şemaların
en merkezi işlevi deneyimleri organize etmektir. Bir şema gelen uyaran
konfigürasyonu olarak eşleştirilir, böylece şemanın elementleri arasındaki
ilişki gelen bilgi ile benzeştirilir. Eğer bilgi şemaya uygun bir eşleştirme ise
şemanın yapıcı elementleri bilgiye empoze edilir. Böylece şema gelen uyaranın
elementlerinin tanınmasına elementlik eder, anlamı, organizasyonu ve içsel
temsili için bir bağlam oluşturur. Bilgi işleme süreci bu yüzden veri-yönelimi
olmaktan çok kuram-yönelimli olarak kavramlaştırılır. Yani kişinin yeni
durumları anlamlandırmak için sosyal dünya hakkındaki önceki beklentilerine,
kavramlarına ve bilgisine dayanır. Kuram-eğilimli şemalar bazen yanlı
yargılamalara neden olabilirler. Şemalar, var olan bilişsel yapılar olarak
gelen sosyal bilgideki eksiklikleri doldurabilirler. Bu eksiklikleri tamamlama
işlemi tahminlerle yada bir takım çıkarımlarla yapılır.
Bellek
izleri olarak şemalar:
Şemalar
hangi sosyal bilginin kodlanacağına ve bellekten geri çağrılacağına önderlik
eder. Cinsiyet, yaş ve ırk gibi baskın görsel ip uçlarına dayanan şemalar neyin
kodlanacağına ve hatırlanacağına dair bir belirleyici bir etkiye sahiptirler.
Yapılan araştırmalarda şemaların bilginin hatırlanmasını hızlandırdığı ve
böylece şemaya uyan iyi uyaranların şemayla tutarlı olan materyalin tutarlı
olmayan materyallere oranla daha hızlı hatırlanmasını sağladığı bulunmuştur.
Bununla birlikte bazı araştırmalar insanların şemayla ilgili bilgileri
çarpıttığını bulmuştur. Yapılan bir çalışmada beş ve altı yaşlarındaki çocuklara
içinde bir kadın doktor ve bir erkek hemşirenin bulunduğu bir film
izlettirilmiştir. Daha sonra çocuklardan aktörlerin cinsiyetleri istendiğinde
çocuklar alışılmış cinsiyet rolleri beklentileri doğrultusunda hafızalarındaki
bilgiyi çarpıtarak doktoru erkek kadını ise hemşire olarak hatırlamışlardır.
Şemayla tutarlı olan bilgi derin bir işleme gerektirmeksizin otomatik olarak
kullanılırken şema ile tutarsız olan bilgi daha uzun bir işleme gerektirir.
Kuram-yönelimli stratejilere karşı veri-yönelimli stratejiler:
Hastie ve
Kumar (1979) yaptıkları çalışmada, deneklerin, karakterinin kişilik
tanımlamasıyla uygun olmayan kişi hakkındaki bilgiyi daha iyi hatırladıklarını
bulmuştur. Bu bulgular şema modelleri ile çelişmektedir. Bazı durumlarda
insanlar uyaran bilgisinin doğasından daha fazla etkilenmektedirler. İnsanlar
şemalarını uygulamazlar ve veriyi göz ardı etmezler. Bu araştırmacılara göre
yeniliği ve ayırt ediciliği nedeniyle beklentilerle tutarsız olan bilginin birey
için daha bilgi verici olduğunu söylemişlerdir. Kişi bu yüzden bu bilgiyi daha
ayrıntılı işliyor olabilir ve daha ayrıntılı işlenen bilginin hatırlanması daha
olasıdır. Fiske ve Neuberg'e (1990) göre ise; şematik işlemleme veri kişi için
belirsiz olmadığında ve göreceli olarak önemsiz olduğunda kullanılır. Bununla
birlikte eğer veri daha açık ve önemli ise ve kişi ile ilgili ise daha bireysel
ve kademeli bir yaklaşım kullanılır. İnsanlar yanlış yapmamaya özen göstermeye
yönelik bir motivasyona sahip olduklarında veri-yönelimli stratejileri
kullanırlar.
Değerlendirici ve duygusal yapılar olarak şemalar:
Şema
kuramına yöneltilen temel eleştirilerden biriside insanın sosyal bilgiyi işleme
sürecini değerlendirici ve duyusal öğeleri ihmal ederek çoğunlukla bilişsel
açıdan ele almasıdır. Bunu fark eden şema kuramcıları da bu yöne eğilmişlerdir.
Kavramsal olarak, şemalar normatif yapıları temsil ederler ve kişinin
deneyimlerini değerlendirmesine bir temel sağlarlar. Bu normatif işlev gelen
bilgiye neredeyse otomatik olan duygusal ve değerlendirici bir tepkide bulunmayı
sağlar. Fiske'ye göre (1982) bazı şemalar duygusal/değerlendirici bir öğe ile
karakterize edilirler ve bir örnek şemayla eşleştirildiğinde şema yapısında
depolanmış olan duygu/değerlendirme harekete geçer. örneğin bir dişçiği
gördüğümüzde otomatik olarak korku ve kaygı yaşarız.
Şemaların
içsel organizasyonu:
Şemalar
hiyerarşik olarak yapılandırılmışlardır, daha özet ve genel bilgi kategorileri
piramitin en üstünde yer alırken daha belirgin kategoriler en altta yer alılar.
Bu, kişinin somut bir örnekten daha genel bir çıkarım seviyesine ulaşmasına
olanak sağlar. Böylece bilgi, şema yapısı içerisinde farklı soyutlama
düzeylerinde işlenebilir. Farklı şemalarda hiyerarşik bir şekilde birbiriyle
bağlantılı olabilir. Sosyal olay şemaları zamansal tarzda organize olmuş hareket
sahnelerinden meydana gelirler. Bu zamansal organizasyon olay şemalarının
içerdiği hedef yönelimli davranışın doğasını yansıtır. Gelecek ve niyetli
davranış hakkındaki çıkarımlar ve yordamalar olay şemalarının içerisinde bulunan
zamansal hareketlere dayanırlar.
Şemaların
kökenleri ve gelişimi:
Genel
olarak şema kuramı şemaların öğrenilmiş olduğunu yada sosyal çevre ile olan
deneyimler sonucu kazanılmış olduğunu söylemektedir. Deneyimler yoluyla geniş
bir şema repertuarına sahip olduğumuz söylenir. Norman (1978) şemaların
öğrenilmesinin üç şekilde olduğunu söylemiştir. Birinci süreç "accretion" olarak
adlandırılır. Daha sonraki hatırlamalar için bellek izlerinin oluşturulmasından
ve depolanmasından kaynaklı bir öğrenmedir. İkinci süreç "tuning" ise var olan
şemaların deneyimlere adapte edilmesi sürecidir. Üçüncü süreç olan "restructuring"
(yeniden yapılandırma) ise yeni şemaların oluşturulmasıdır. Şemalar geliştikçe
daha fazla boyut ve detay içeren zengin ve kompleks bir yapıya dönüşürler.
Kısaca şemalar deneyim yoluyla daha organize ve detaylı hale gelirler. Fakat,
çelişkileri açıklamakta daha esnek olurlar. Başka bir değişle deneğim yoluyla
şemalar sosyal gerçekliğin karmaşıklığını daha iyi açıklarlar.
Şemaların
stabilitesi ve değişimi:
Genel
olarak, sosyal şemalar bir kez geliştirildikten ve kullanımla güçlendirildikten
sonra stabil ve statik yapılara dönüşürler. İyi geliştirilmiş şemalar değişime
direnirler ve çelişkili ve tutarsız bir kanıtla karşılaşıldığında bile var
olmaya devam ederler. Bununla birlikte, stereotipler gibi iyi yapılandırılmış
şemalar da değişime zorlanabilir. Eğer bir kişi strereotipi ile uyuşmayan bir
çok örnekle karşı karşıya kalırsa yada şemanın fonksiyonelliğinin azaldığını
hissederse bazı değişiklikler ve ayarlamalar yapılabilir. Weber ve Crocker
(1993) muhtemel üç çeşit şema modeli tanımlamışlardır. Birincisi "bookkeeping
modeli" dir. Buna göre insanlar her parça bilgi ile şemada bir ince ayar
yaparlar. Şema ile çelişen bilgiler küçük değişimler yaratır. Fakat çok fazla
sayıda çelişkinin ve uç sapmaların olması durumunda şemada önemli değişikler
yapılır. İkincisi "conversion (değişme) modeli" dir. Buna göre ise de küçük
tutarsızlıklar tolere edilirken şemayı yanlışlayan baskın öğelerle
karşılaşılması durumunda şemalar dramatik ve ani bir değişime uğrayabilir.
Dördüncü model ise "subtyping modeli" dir. Bu modele göre şemanın yanlışlanan
örnekleri alt kategorilere ayrılır.