Hakkında


Psikologlar.org, psikologlara yönelik içeriğe sahip olan bir sitedir. Sitemizden, psikologlara yönelik eğitim duyurularına, psikolojiyle ilgili haberlere, Türkiye'deki "psikoloji bölümleri" gibi bir çok içeriğe ulaşabilirsiniz. Bunlara ek olarak, psikologlar için yazılmış bazı programlara (Mmpi Değerlendirme Programı gibi) ücretsiz olarak sahip olabilirsiniz.

Psikologlar.org'un Türk Psikologlar Derneği ile herhangi bir bağlantısı yoktur.

Özüne Güvenmek


Bilinen adı ile “özgüven”, kişinin kendi değeri hakkında subjektif değerlendirmesidir. Bu değerlendirme, kişinin kendisi ile ilişkin düşünceleri, bu düşüncelerin yol açtığı duyguları ve hem duygu hem de düşüncelerinin ifadesi olan davranışları ile oluşur. Özgüvenimizin oluşmasında çevre faktörü -her zaman olduğu gibi- çok önemlidir. Yaşamımızın ilk yıllarından itibaren onaylanma, sevilme, duygusal yönden yüreklendirilme gereksinimlerimiz vardır.
Bu gereksinimlerle birlikte aslında özgüven kavramının sadece bizim duygularımızla şekillenmediği, diğer kişilerin bizi nasıl algıladığının da çok önemli olduğunu görebiliriz. Çoğu zaman ne kadar çok değer verildiğimizi hissedersek kendimize o kadar değer veririz. Sadece bize değer verilmesi de bir işe yaramaz. Sadece kendimizin sevilmesini, kendimize değer verilmesi istemek narsist bir yaklaşımdır. Kişi aynı zamanda değer vererek, değerler yaratır. İnsan dünya sahnesinde tek başına oynadığını düşünürse bir süre sonra onu alkışlayacak kişiler bulamaz. Çok fazla alkışlayan olduğu yerde de gerçek ilişkiler bulmak zor olabilir. Öyle bir çevrede iseniz mesela eleştiriye tahammül edemiyor olabilirsiniz. Her eleştiri sizin için bir tehdit unsurudur. Öz’e güvenmenizi engelleyecek bir tehdit. Halbuki özgüven sahibi bir insan eleştirileri yıkıcı değil yapıcı olarak algılar. Eleştiri, kişinin kendini sorgulamasını ve bu sayede kendini tamamlamasını sağlar. Özgüvenin oluşmasında kişinin kendini yetenekli gördüğü alanlarda ifade edebilme olanakları çok önemlidir. İş yaşamında, kendi yeteneklerimizle örtüşmeyen zorunluluklar içinde olabiliriz. Aslında varolan potansiyelimizi hiçbir zaman gerçekleştiremeyeceğimiz korkusu bizi sarabilir. Ama bu, özgüvenimizi kaybedeceğimiz anlamına gelmez. Hayatımızı kazanma, geçimimizi sağlama yönünden kendimizi yeterli hissetmememiz özgüven eksikliği doğurabilir. Ama bu dışsal bir faktördür. Burada dışsal faktörleri nasıl içselleştireceğimiz söz konusudur. Bazen dışsal faktörlere hükmetmek, insanın doğaya hükmetmeye çalışması gibidir. Önce değiştireceğimiz kendi kendimize bakışımız olmalıdır. Bizimle beraber çevremiz de değişir. Bir birey için sevilme ihtiyacı, onay görme ihtiyacı özgüvenli olmak için ön koşul değildir. Bebekler, çocuklar ve ergenler için bunun bir ön koşul olduğundan bahsedebiliriz belki ama yetişkinler için değil. Bir yetişkin kendi kendisini en iyi tanıyan olmalıdır. Başkalarının bizim için yapacağı kötü yorumlar veya övgüler birebir gerçek kabul edilmemelidir. Unutmamalıyız ki, kişilerin diğer kişiler için yaptığı her yorum aslında kendileri ile ilgilidir. Size öfkelenen biri veya sizdeki bir eksikliğe odaklanan biri aslında kendi ile bir derdini, kendine dokunmadan, sizinle halletmeye çalışıyordur. “Biz”ler başkaları ve toplum tarafından her zaman şekillendirilmeye çalışılırız. Şimdi “siz” kendinizi karşınıza alın ve sorun “Ben gerçekte nasıl biriyim?” Cevaplarınızın kendi cevaplarınız mı?; yoksa size bugüne kadar söylenen sözler mi? olduğuna yoğunlaşın. Tüm bu gürültü içinde kendi sesinize ulaşmaya çalışın. Kendi sesinize güvendiğinizde, diğer seslerle birlikte harika bir şarkı yaratacaksınız. 

Melek Bengü Şahin